Kariyer | Konular

TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut ile Söyleşi

TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut’un gündeminde ekonominin yanı sıra terör var. Bulut, çözüm önerilerini paylaşmak için muhalefet liderlerinin kapısını çalarak kadınların, annelikten gelen gücünü de çözüm sürecine katmanın yollarını arayacak.

"Terör, kadın eli değince bitecek"

Kurucusu olduğu Türk İş Kadınları Derneği (TİKAD) başkanlığı koltuğuna üçüncü kez oturan Nilüfer Bulut, kısa sürede ulusal ve uluslararası alanda ses getiren pek çok organizasyona imza attı. Amerika, Avrupa, Ortadoğu’dan 500 iş kadınının katıldığı İş Kadınları Zirvesi; Suriye’de İslam ülkelerinin iş kadınlarının bir araya geldiği İş Kadınları Toplantısı, Filistinli iş kadınlarıyla görüşme bunlardan sadece birkaç örnek. Uluslararası İş Kadınları Zirvesi’ne First Lady’leri de davet ederek organizasyona kamuoyu ilgisini artırdı.

Artık her alanda değeri iyice anlaşılan kadınların Türkiye’de yeterince örgütlü olmadığını fark ettiği için bu derneği kurduğunu aktaran Bulut, bu tür organizasyonların bazılarınca ‘vakti ve nakdi bol kadınların oyalanma aracı’ olarak görülmesine tepkili. Çünkü ona göre TİKAD’da son derece önemli, anlamlı ve özverili çalışmalar yapılıyor. Öyle ki Bulut, başında bulunduğu bu örgütle Türkiye’nin terör ve Kürt sorunu gibi en can alıcı meselelerine el atıyor; kadınlığın, anneliğin şefkatli ve yumuşak gücünü, işin içine katarak çözümün bir parçası olma cesaretini gösteriyor.

Kurucusu olduğunuz TİKAD'a bu yıl üçüncü kez başkan seçildiniz. Fikir annesi olduğunuz bu derneği kurma fikri nasıl oluştu?
Zaten kurucu başkanım. Bir proje geliştirerek arkadaşlarla paylaştım, hayata geçirilmesine de vesile oldum. Bu tür oluşumlar gerçekten emek istiyor. O nedenle arkadaşlar devam etmemi istedi. Üçüncü dönem başkanlığım devam ediyor. Aslında karakter, yapı, kişilik olarak çok da ayrımcılık isteyen, kadın - erkek ayrımı yapan biri değilim. Çünkü ben erkeklerle omuz omuza mücadele ederek iş hayatında var olmaya çalışan, erkek egemen gruplarda çalışan bir kadın olarak hep ayrımcılığın karşısında oldum. Fakat geldiğimiz nokta, artık bunun kaçınılmaz olduğunu bana gösteriyordu. Güçlü bir kadın ya da insan kimliği de taşısanız, sayı olarak azsanız, ürettiğiniz fikirler ne kadar önemli olursa olsun kayda değer görülmüyor. Bir i kadını olarak uluslararası platformda yapılan toplantılara katılıyordum. Amerika’dan başlayıp Avrupa’ya yayılan güçlü iş kadını oluşumlarının bizde eksik olduğunu hissettim. Dünya sorunlarını yakından takip eden gerek akademik gerek iş hayatında birikime sahip kadınların, güç birliği oluşturması gereğine inandığım için de böyle bir projenin isim annesi oldum. Bu düşüncemi güçlü olduklarına inandığım, toplumda yer etmiş kadınlarla paylaştım. Onlar da projeye inandılar. 13 kurucuyla yola çıktık. Şu anda 95 üyeye ulaşmış durumdayız.

Geriye baktığınız da “epey iş yapmışım” diyebiliyor musunuz?
Evet. Şuan TİKAD hem ülkemizde hem de uluslararası alanda tanınan, her şeyden önce sözüne güvenilen bir dernek. "Bunu yapacağım, bu projeyi hayata geçireceğim" dediğinde yapabilen ve karşı tarafa güven veren bir kuruluş. Muhataplarımız da hep üst düzey devlet başkanları, kamu yetkilileri oldu. Güven sağlamış bir sivil toplum örgütü olmamız dolayısıyla geldiğimiz noktayı başarılı buluyorum.

Adınız “iş kadınları derneği” ama faaliyetlerinizin sadece işle sınırlı kalmadığını ve sosyal, ekonomik, kültürel alanlarda da etkinlikler düzenlediğinizi görüyoruz...
Enerjimizi sadece kadınların iş hayatındaki sayısını artırmaya vermek istemiyoruz. Amacımız, demokrasinin oturması, insanca yaşamaya katkı sağlamak. Hak ve özgürlüklerle ilgili projeler üretmek, siyasi istikrar için çalışmalar yapabilmek istiyoruz. Tüm bunlar zaten bir toplumun sorunları. Bu sorunlara çözüm ürettiğinizde ekonomik anlamda da toplumu güçlendirmiş oluyorsunuz. Ekonomik anlamda güçlenen toplumda zaten tüm bireyler güçlenmiş oluyor. Sloganımız “değişim için”, yani amacımız her türlü değişimin yanında olmak, bunu yakından takip etmek. Değişimi doğru algılayarak, ülkemizin bunun neresinde yer alabileceğini belirleyecek projeler üretmek istiyoruz.

Peki üyelerinizin yelpazesi geniş mi? Her sektörden, şehirden üyeniz var mı?
Aslında çoğunluk İstanbul'da ama tüm şehirlerden üyelerimiz var. 2004’te yola çıktığımızda Diyarbakır’dan iş kadınları bizi ziyaret etti. Şuan geldiğimiz noktada her sektörden ve her şehirden üyelerimiz var. Aynı zamanda da örgütlenmiş şehirlerdeki, bölgelerdeki iş kadınlarıyla işbirliği halindeyiz.

Ne sıklıkla bir araya geliyorsunuz?
15 günde bir yönetim kurulu toplantımız var. Yönetim Kurulu olarak 13 kişilik bir ekibiz. Burada yıllık projelerimiz belirleniyor. Her ay mutlaka sektörel bazda ve o ayı ilgilendiren gündemi değerlendiriyoruz. Fikir alışverişi yaptığımız, gündem hakkında bir konuşmacının katıldığı toplantımız oluyor. Hemen hemen her yıl da iki tane kampanya şeklinde de büyük organizasyonumuz oluyor.

Bu yılki kampanyalarınız nelerdir?
Aslında bu yıl demokratik açılımı da destekleyen bir kampanyayla içi içe çalışıyoruz. Demokratik açılım süreci başlamadan önce teröre ancak annelerin çözüm bulacağını vurgulayan bir kampanya başlattık.

Kampanyanın sloganı "Kadınlar olaya el koyuyor"du. Bir kadın derneği olarak olaya el mi koydunuz?
Evet öyle... Burada “hepimiz anneyiz” sloganını belirledik. Bu slogandan kastımız yalnızca kadınları anneliğe hapsetmek değil. Eğer kadınları bir platformda birleştirebilirsek, bugüne kadar çözülemeyen sorunları da çözmüş oluruz diye düşündük. Buradan yola çıkarak kadınları tek bir çatı altında toplayabileceğimizi gördük.

Bu güne kadar “terörü devlet yani asker halleder bırakalım” dedik, olmadı 25 sene geçti. Bıçak kemiğe dayandı, artık herkesin bu konuda bir şeyler yapması lazım düşüncesi var. Bu kapsamda hayata geçirmeyi planladığınız projeler var mı?
Başta demokratik sürecin önünün tıkanmaması gerektiğini, yalnızca Kürt ve Türk sorununa hapsedilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Tabi bizler sivil toplum kuruluşları olarak karar mercilerinde olmadığımız için ancak konuyla ilgili tespit ve çözüm önerilerimizi sunuyoruz. Önümüzdeki günlerde de bu demokratik açılım süreciyle ilgili özellikle muhalefet partilerini ziyaret etmeyi düşünüyoruz. Kadınların empati ve iletişim kanallarının daha açık olduğu biliniyor. Ayrıca halkın gerçekten bekleyecek sabrı kalmadı. Bu kapsamda muhalefet partisi liderleriyle ortak uzlaşmacı bir zemine ulaşmak için çalışmalar içinde olacağız. Bunun yanı sıra “Hepimiz Anneyiz” kampanyasından yola çıkarak Dünya Anneler Birliği ile ilgili bir oluşum başlattık. Dünya Anneler Birliği kurulması noktasında temaslarımız var. Dünya Anneler Birliği üyelerinin 10 ülkenin Başbakanı’nın ya da Cumhurbaşkanı’nın eşi tarafından başlatılıp, dönemsel olarak her ülke başkan olarak belirlenecek. Bir şekilde Birlemiş Milletler’in Medeniyetler İttifakı gibi bir oluşum yaratmak için çalışmalarımız devam ediyor.

Bir de yerli malı kullanımını teşvik etmek istiyorsunuz galiba. Küreselleşen dünyada bunu sağlamak zor olmayacak mı?
Evet, yerli malı ülkemizde üretilen mala yönelikte kullanım açısından kampanya başlatmak istiyoruz. Bunun üretimi ve sanayiyi canlandıracağına inanıyoruz. Küreselleşme nedeniyle her türlü ürün ve markaya ulaşabiliyoruz. Bu durum yabancı markalara karşıymışız gibi algılanıyor ama biz bunun uluslararası rekabet gücümüzü artıracağını düşünüyoruz. Uluslararası alanda rekabet edebileceğimiz ürünler ürettiğimiz takdirde kullanımını artırabiliriz. Eğer ekonomik anlamda güçlü olmak istiyorsak stratejileri doğru belirleyip, rekabet gücümüzü artırmak zorundayız.

Kadınlar ve bu kampanya özelinde anneler size destek versin diye ne yapıyorsunuz? Bu konuda bir yol haritanız var mı?
Bir kere sorunun doğru tespit edilmesi gerekliliğini düşünüyoruz. Bugüne kadar 400 milyar dolar gibi bir para harcanmış. 30 küsur yıldır çözülmeyen bir sorun. Niçin çözülmemiş önce bunu uzmanlarla masaya yatırıyoruz. Sorunun tespiti amacıyla raporlar hazırlatıyoruz. Daha sonra kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz. Bunu ne kadar fazla kamuoyuyla paylaşabilirsek ne kadar fazla insanı bu konuda duyarlı hale getirebilirsek, çözüm üretmenin de o kadar kolay olabileceğini düşünüyoruz.

KUTU
Biraz da çuvaldızı kendimize batıracak olursak sizce biz kadınlar iş hayatının ya da sosyal hayatın yeterince içinde yer alıyor muyuz?
21'inci yüzyılda sanayi devrimiyle birlikte meta haline getirilen kadınının değerindeki düşüşten sonra bugün geldiğimiz noktada hem uluslararası alanda hem ülkemizde kadın konusu önemseniyor. Yani artık kadının toplumdaki yeri ve önemi anlaşılmış durumda. Bunu da çok iyi değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Aslında biz kadınlar olarak çalışmayı hem istiyor hem istemiyoruz gibi bir durum var.

Bizde de hala bir kafa karışıklığı var yani...
İş hayatında kadın sayısının az oluşu da bundan kaynaklanıyor. Oysa iş hayatında mücadele ettiğimizde, o mücadele gücünü kendimizde bulduğumuzda hedeflediğiniz noktaya ulaşabiliyorsunuz. Bunu kimse engelleyemiyor, kadın talep etmiyor. Özellikle bölgesel olarak baktığımızda baba ve erkek çocuklar işin başında. Örneğin benim iki erkek kardeşim var. Babam gerçekten hiçbir zaman beni erkeklerden ayırmadı hatta da yüreklendirdi. “İşime kızım sahip çıkacak, ben ona güveniyorum” derdi. Kızlarımızı özgüvenle büyüttüğümüz takdirde “acaba iş hayatında mı, evde mi olsam” psikolojisinden kurtarmış oluyoruz. Kız evlatlarını yetiştirirken aile yapıları da çok önemli tabi.

Türk kadınlarına yönelik en büyük eleştiriniz ne olabilir?
Bir kere çok hazırcıyız. Her şey paketlensin gelsin istiyoruz. İkincisi hangi konumda olursa olsun özgüven eksikliği görüyorum. Bir şey yapabilmek için mutlaka birine dayanma ihtiyacı hissettiklerini görüyorum. Bu dayanak bazen koca bazen de babası olabiliyor. İş hayatında kendi kanatlarıyla uçma cesareti gösterebilen kadın sayısı çok az. Ayrıca dayanışma eksikliği var. Biz bunu TİKAD'da sağlamaya çalışıyoruz.

KİMDİR?
Hedefte bilişim sektörü var
* Malatya doğumlu olan Nilüfer Bulut, İstanbul Üniversitesi'nde ekonomi eğitimi aldıktan sonra finans sektöründe çalışmak istedi. Ancak hamile olduğu için kendisinden istenen sağlık raporunu alamadığı için işe giremedi. Bunun üzerine inşaat sektöründe faaliyet gösteren aile şirketinde çalışmaya başladı. İlk kızını üç buçuk yaşına getirene kadar sıkı bir çalışma temposu içine girmeyen Bulut, bundan sonra daha yoğun çalışmış.
* Bir süre sonra kendi işini kurmaya karar veren Bulut, 1995'te reklam, PR, tasarım ve proje geliştirme sektöründe faaliyet gösteren bir şirket kurmuş. Burada daha çok siyasi partiler çeşitli kampanyalar yürütmüş.
* Zaman içinde reklamcılığın yanı sıra farklı sektörlere de yönelen Bulut, halen inşaat ve sağlık sektöründe faaliyet gösteriyor ve şirketinde yüzlerce kişiye istihdam sağlıyor.
* Aile şirketinden ayrılıp kendi işini kurmasıyla ilgili olarak “Her şeyden önce, yapılan işte mutlu olmanız gerektiğine inanıyorum. Ben kendi işimin patronu olmalıyım diye düşündüm” diyen Bulut, “İyi ki de bu kararı vermişim” diyor.
* Bulut’un ilgilendiği pek çok farklı sektör var. Örneğin bilişimi yakından takep eden Bulut, yazılım konusuna yatırım yapmaya niyetli.
* Çalışırken dinlendiğini söyleyen Bulut, “Hobim çalışmak. Üç günden fazla tatil yapamıyorum” diyor.

“Siyasete atılmayı düşünmüyorum”
Siyasetle ilgilenen bir aileden geliyorsunuz. Sizin siyasete atılmak gibi bir niyetiniz var mı?
Reklamcılık yaptığım zamanlarda, çevremden siyasette başarılı olacağım çok söylendi, hala da söyleniyor. Fakat ben yapı itibariyle siyasete yakın bir insan değilim. Kararlarını kendisi alan, hayata geçiren, sevaplarıyla ve günahlarıyla bunu üstlenebilecek yüreğe sahip bir insanım. Türkiye'deki ortam benim siyaset yapmama da müsait değil. STK olarak da ülkem için bir şeyler yapabiliyorsam bu beni mutlu ediyor.

1 yorum

iş ve yardim elini aygini opeyim başkanim sesimi sen olsun duy l

SLM SAYİN BAŞKANİM BEN NİĞDE EDİKLİ KASABASİNDAN HALİL KÜÇÜKBIYIK 1974 DOGUMLU İLKOKUL MEZUNUEVLİ 2 OGLUM VAR BİRDE EŞİM HAMİLE 6 AYLİK BEN DOGUŞDAN ORTEPETİ ENGELLİYİM YUZDE 50 BENİM HİŞ BİR SOSYAL GUVANCAM YOK BEN EGELLİ MAŞİDA AALMİYOM BAGKUR BORCUM VAR 1998 DEN BERİ BAGKURLUYUM AMA 15 AY YATİRDİM BİR DAHA YATİRAMADİM BEN ONCEDEN TERZİ DÜKKANİM VARDİ KÜÇÜK BİR TERZİ DÜKKANİ PANTOL VE TAMİRAT YAPARDİM AM ABNEİM İŞLERİM 4 SENEDİR İYİ GİTMEDİ BENİM YAŞADİM YER EDİKLİ KASABASİ NİĞDE YE 40 KİLO METRE KAYSERİ YE 75 KİLO METRE BENİM KALDİM YERDE ÇİFŞİ BOLGESİ ÇİFŞİLERDE ÇÖK ZOR DURUMDA BEN BANKALARDAN PARA ÇEKDİM KÜMAŞ ALDİM DİKDİM AMA PARAALRİ ALAMDİM V EESNAF KEFALATDEN ÇEKDİM ODİYEMEDİM VE 3 SNE DE PATATES EKDİM ONDANDA ZARAR ETDİM BEN CUMHUR BAŞKANİMDAN BAŞBAKANİMA BAKANLARİMA VEKİLERİME VALİLERİME BELEDİYE BAŞKANLARİMA AYZDİM AMA KİMSEYE SESİMİ DUYU RAMADİM BÜYÜKLERİMİN ÖZEL KALEMLERİ VE DANİŞMANALRİ BANA AYRDİMCI OLMADİ BAŞKANİM HANİ BİR SOS VARYA ORDAKİ DANİŞMALAR VE KALEMDEKİLER İŞLERİ TİGİRİNDAN HANİ BİR SOS VAR PARASİ OLAN PARASİSLİGİ BİL MEZ TOK ACİN HALİNDAN ANLAMAZ DİYE DEVLET BÜYÜKLERİMİN DANİŞMANLARİDA OZEL KALEMDİKLERDE BİZİM SESİMİZİ BÜYÜKLERİMİZİ DUYURMUYOR BUGUN ARDİM ALAH RAZİ OSUN SİZİN ÖZEL KALEMDEKİ ABLA ĞÜLER YUZLE BENİ KARŞİLADİ DERDİMİ DİNLEDİ ALALH HERKESE OYLE TANİŞMAN VE ÖZEL KALEMLERİ OLSA VADANDAŞİN İŞİNİ YAPAR BAŞKANİM VAALHİ EVDE YAG OLSA TUP YOK TUP OLSA ŞEKER YOK EŞİM ORUÇ TUTUYORDU BULGUR PİLAVİYİNAN TUTDU AMA DOKTORU HAMİLE OLDUNDAN TUTME DEDİ BAŞKANİM SİZDE BİR ANNESİNİZ BENİM ÇÖCUKLARİM TELOVİZONDA ÇİKAN YAMEK YADA YİYİCEK REKRAMALRİ BAKİNCA BABA ANNE ŞUNDAN AL DİYORLAR ŞU YEMEKDEN YAP DİYORLAR NE DİYECEMİZİ BİLEMİYOK OLSEM ONDAN İYİ BAŞKANİM ANALYİN DERDİMİ ANALYİM BENİM YAKLAŞİK ESKİ PARAYİNAN 35 MİLYAR BORCYM VAR EVİM İCRADA SİZE ÇÖK DEYİL BİLİYOM BAŞKANİM BELKİDE SİZE BİR TATİL PAARSİ AMA BANA ÇÖK BEN BUNU OMRUM BOYUNCA ÇALİŞSAM İŞ OMAYİNCA KAMUDA YADA BİRZ İYİ BİR MAGİŞ OLMASA NASİL ODİYECEM SİZ YARDİM EDİN SESİMİ DUYURUN SZİN ÇEVRENİZ VAR YANİ DER BİR DEYİL ELVAN ELVAN BAŞKANİM BİRDE ÇÖCUKALRİM ÇÖK İSDİYOR ANKARA VE İSTANBULU GORMEYİ AMA NERDE OGUNLER SZİLERİN SAYASİNDA GORE BİLİRLER BİLİYOM ELERİNİZDEN OPERİM BENİ ÇÖK ACELE AAYİN YARDİM EDİN MADDİ VE MANAVİ SESİMİ DUYURN ÇÖCUKLARİM HATİRİNA VE DOGAÇAK ÇÖCUGUMUN HATİRİN AYARDİMEDİN SAYGİLAR NİĞDE EDİKLİ KASABASİ FAVZİ PAŞA MAHALESİ ESKİ BELEDİYE LOJMANİ KAT 3 NO 6 TC .274.193.47.984. TELİM 0538 371 12 69

31.07.2013 - halil küçükbıyık

Konular