Kariyer | Konular

Kariyer Vakti

Kariyer Vakti

Çalışanların yüzde 14,2'si ücretsiz aile işçisi

Eylül döneminde istihdam edilenlerin yüzde 71,7'sini erkek nüfus oluşturdu. Öte yandan istihdam edilenlerin yüzde 59,5'ini lise altı eğitimliler, yüzde 60,8'i ücretli, maaşlı veya yevmiyeli, yüzde 25'i kendi hesabına veya işveren, yüzde 14,2'si ise ücretsiz aile işçilerinden meydana geldi.

İstihdam edilenlerin yüzde 59'unu 10 kişiden az çalışanı bulunan işyerlerinde, yüzde 2,5'inin ek bir işte çalıştığı, yüzde 2,8'inin mevcut işini değiştirmek için veya mevcut işine ek olarak iş aradığı tespit edildi. Ücretli olarak çalışanların yüzde 87,4'ü sürekli bir işte istihdam ediliyor.

Kayıtdışı istihdam yüzde 44 oldu

Yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı, önceki yılın aynı dönemine göre 1,5 puanlık azalışla yüzde 44 olarak gerçekleşti.

Bu dönemde, geçen yılın aynı dönemine göre tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranı yüzde 87,2'den yüzde 85,5'e, tarım dışı sektörlerde yüzde 30,9'dan yüzde 29,3'e geriledi.

5 gençten 1'i işsiz

2010 Eylül döneminde Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 462 bin kişi azalarak, 2 milyon 934 bin kişiye düştü. İşsizlik oranı ise 2,1 puanlık azalışla yüzde 11,3 seviyesinde gerçekleşti.

Kentsel yerlerde işsizlik oranı 2,3 puanlık gerilemeyle yüzde 13,9, kırsal yerlerde ise 1,5 puanlık düşüşle yüzde 6,3 oldu. Genç nüfusta işsizlik oranı, geçen yılın aynı dönemine göre 3,1 puanlık azalışla, yüzde 21,2'ye geriledi. Buna göre, yaklaşık her 5 gençten biri işsiz.

483 bin kişi, bu dönemde işten ayrıldı

TÜİK araştırmasına göre, Eylül 2010 döneminde 1 milyon 883 bin kişi işe yeni başladı veya iş değiştirdi. Bunun toplam istihdam içindeki oranı yüzde 8,2 olarak tespit edildi, işe yeni başlayan veya iş değiştirenlerin yüzde 27,9'u 25-34 yaş grubunda yer aldı.

Söz konusu dönemde işe başlayan veya iş değiştirenlerin yüzde 18,9'u sanayi, yüzde 35,2'si hizmetler, yüzde 19,6'sı inşaat sektöründe, yüzde 26,3'ü ise tarım sektöründe işe başladı. Mevcut işsizlerin yüzde 16,5'ini (483 bin kişi) bu dönemde işten ayrılanlar oluşturdu.

Mevsim etkilerinden arındırılmış göstergeler

Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücü göstergelerine bakıldığında 2010 Eylül döneminde mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam edilenlerin sayısında bir önceki döneme göre 4 bin kişilik, işsiz sayısında ise 30 bin kişilik azalış gözlendi.

Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0,1 puanlık azalışla yüzde 48,4, istihdam oranı 0,1 puanlık azalışla yüzde 42,7, işsizlik oranı ise 0,1 puanlık azalışla yüzde 11,8 olarak gerçekleşti.

Hayatının Resmini Çiz !

Bugüne kadar hayıflandın,
karar verdin, ama vazgeçtin
denedin, olmadı..
Çok akıl veren oldu, sıkıldın..

Herkes çok biliyordu, ama neden sonuçları konuştuklarını yansıtmıyordu..
Tamam dedin, bu iş olmayacak...

Çevreni suçladın, arkadaşlarını suçladın, kaderine yüklendin, ailene kızdın ..
işinden nefret ettin, heveslerin kırıldı, beklediğin terfiyi alamadın. verilen zam komikti, ev sahibi kirayı arttırdı.

Sevgilinin istekleri bitmedi, gözü hep yükseklerde, Çıldırma noktasına geldin,
oysaki sen bunları hayal etmemiştin, şimdi düştüğün durumlara bak..

Zenginliğe götüren 1. Prensip : Yapıcı Sorular sormak

Bir çok arkadaşımızdan, anlatılan prensiplerle zengin olmanın ne alakası olduğuna dair mesajlar alıyoruz. Önceklikle bilmeniz gereken şey, bu işin maddi bir gerçek olduğu kadar mental (beyinsel, düşünsel) bir gerçekte olduğudur.
Yani evet zengin olmak demek otalamanın kaç be kat üstünde belirli bir gelire sahip olmak demektir. Ancak sorun şu, o halde bir çok piyango zengini ya da hızla şöhreti yakalayıp zengin olmuş kişiler neden zengin olarak kalamıyor. Hani tek başına para yeterliydi?

Bedava Peynir Fare Kapanında olur

Değerli arkadaşlar
Haberlerde sık sık karşılaşmamıza rağmen balık hafızalı olduğumuzdan mıdır nedir, hala benzer haberleri görünce şaşırmamak elde değil. Bu birazda fazla pratik millet olduğumuzdan ileri geliyor olabilir bir toplum bilimci sosyolog vs değilim ancak sonuçlara baktığımda temelde yatan problemin bu olabileceğine kanaat getirdim.

Açıklamam gerekirse, geçmiş zamanlarda olan bir "TİTAN MAĞDURLARI" ve benzer olaylar şimdilerde biraz şekil değiştirip yine ortaya çıkıyor ve insanlarımız bunlara kanıyorlar.

Değer Katmak

Değerli arkadaşlar,
aldığım değerli yorumlara göre yazılarımı tekrar düzenleyeceğim. Yazılarımı okuduktan sonra bana geri bildirimde bulunan, ilerlememde yardımcı olan tüm değerli okuyuculara teşekkürlerimi sunarım.

Bugün kısaca bahsetmek istediğim konu aslında bir kitaptan alıntı. Size kısaca bahsedeceğim. Ve bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. kitabın adı "büyük düşünmenin büyüsü". sistem yayıncılık tarafından basılmış. Yazarı Dr.David Schwartz.

HEDEFSIZ ASLA FAKAT NASIL BIR HEDEF

Hayat, rota,liman 3'lemesinden oluşan klişe benzetmeler kullanıp gözünüzde sıradan ders vermeye çalışan bir ukala olmak istemiyorum.

kısaca bir hedefiniz olmalı ancak sunu soylemek isterim ki Hedefiniz sizinle nekadar uyumlu bir hedef olursa o kadar zevkle ve kolayca basarabilecegiz bir hedef olur.

nedemek istedigimi acıklayacagım.

sorum şu, sizin kolayca yapabildiginiz hatta size belki sıradan gordunuz bir ozelliginiz nedir?

biraz dusunun... " ya arkadaşım ben yıllarca yapsam beceremem nasıl kolayca bunu yapıyorsun" dedikleri bir ozelliginiz.

Hadi Para Kazanalım!

Hadi para kazanalım, bakalım nasıl oluyor dediniz. Meraklısınız ve birde internette keşfedecek bir çok şey var diye içiniz içinize sığmıyor.

Ne zaman bir bilgiye ulaşmak isteseniz, ya da birşeyler öğrenmeye çalışsanız sizi bir çok defa yanıltan, yanıltmakla kalmayıp bıktıran sonuçlarla karşılaşırsınız.

Mesela google gittiniz ve serach kutusuna "para kazanma yolları" diye yazdınız. Hemen şu sonuçlar karşınıza çıkar;
Tıklayın 500$ kazanın!
Ayda en az 3000 YTL kazancınız olsun istermisiniz!
Tıklayın siz de kazanın ......

Zenginliğe götüren 4. Prensip : Zenginler Hesaplanmış Risk Alır

Milyonerler Hesaplanmış Risk Alır... yani öngörülmüş riskler uygulamaya geçirilirler.
Konuyu biraz daha açarsak, kendinizi bir sigorta şirketi olarak düşünün. Ve bir şirketi sigortalıyacaksınız. Neyi hesaplardınız?
Evet doğru bildiniz, hasarın oluşma olasılığını. Eğer bu olasılık yüksekse o şirketi ya sigortalamazdınız ya da sigorta pirimini yüksek tutardınız veya riski indirmek için sigorta kapsamı değiştirirdiniz. Ama asla sizi yüksek olasılıkla zarara sokacak bir sigortalamayı yapmazdınız.
Zaten burada kastedilende budur. Yani size 3 soru sorarak riskin durumunu görmeniz sağlanır:

Zenginliğe götüren 3. Prensip : Zenginler Değişimi Benimser

Değişim bir çok insan için korkutucudur. çünkü kimse rahat bölgesinden çıkmak istemez.Rahat bölgesi, bildiği ve emin olduğu bölgeden anlamındadır.Değişim iki türlü algılanır, kötü ya da iyi olarak. Araştırmalarda, zenginlerin değişim iyi ya da kötü olsun bir şekilde ondan faydalanmasını bildiklerini göstermiştir.Bunun temel nedeni ise, değişime olan bakış açısıdır. Orta sınıf kesimde değişimler korkutucu olarak algılanırken zengin kesim de bu fir fırsat olarak görülür.Değişime karşı en çok direnenler ondan en çok korkanlardır. Değişime hazır olmak için özgüven gerekir.

Zenginliğe götüren 2. Prensip : Zenginler Fikirler Hakkında Konuşur

Zengin değiliz, ama olmak istiyoruz. Herkes gibi sizin de buna hakkınız var, hepimiz zengin olmayı hakediyoruz.
Ama zenginliğin sadece maddi durumun insanların sahip olduğu maddi ortalamanın üstünde olmasından kaynaklandığını sanmayın. Yapılan araştırmalarda, insanları zengiliğe götüren ikinci nedenin fikirler olduğu görülmüş.
Para kazanmak, daha fazla para kazanmak, ama nasıl ? Tabiki fikirlerle.. Biz söz vardır eminim birçokları duymuştur, küçük insanlar insanlarlar orta insanlarlar olaylarla büyük insanlar fikirlerle uğraşır.

Başarılı olmanın sırları: 1. Pozitif olmak

Başarılı olmanın ilk sırrı pozitif olmak
Başarının sırları öyle sanıldığı gibi, kaf dağının tepesinde falan saklı değil. Aslında birçok başarabileceğimiz şeyler için gerekli özellikler burnumuzun ucunda, gözlerimizin önünde bulunmakta. Eğer biraz dikkat edersek bir çoğun göreceğimiz kesindir.
Tabiki bu da bizim bakış açımıza bağlıdır. Pozitif olmak demek, olumlu yapılabilir olarak düşünmek demektir. Yani olumsuz düşüncenin karşıtıdır.